Hikaye

Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanını Beyan Eder Hanım Hey

Muharrem Ergin

sanatçı
Erdoğan Günay
kategori
İllüstrasyon
yayın
Dede Korkut Kitabı, Muharrem Ergin, MEB Devlet Kitapları
yıl
1971
Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanını Beyan Eder Hanım Hey

Meğer hanım, Oğuzda Duha Koca oğlu Deli Dumrul derlerdi bir er var idi. Bir kuru çayın üzerine bir köprü yaptırmıştı. Geçeninden otuz üç akçe alırdı, geçmeyeninden döve döve kırk akçe alırdı. Bunu niçin böyle ederdi? Onun için ki benden deli, benden güçlü er var mıdır ki çıksın benimle savaşsın der idi, benim erliğim, bahadırlığım, kahramanlığım, yiğitliğim Ruma, Şama gitsin, ün salsın der idi.

Meğer bir gün köprüsünün yanında bir bölük oba konmuştu. O obada bir iyi güzel yiğit hasta düşmüştü. Allahın emriyle o yiğit öldü. Kimi oğul diye, kimi kardeş diye ağladı. O yiğit üzerine dehşetli kara feryat koptu.

Ansızın Deli Dumrul dört nala yetişti. Der: Bre kavatlar, ne ağlıyorsunuz, benim köprümün yanında bu gürültü nedir, niye feryat ediyorsunuz dedi. Dediler: Hanım, bir güzel yiğidimiz öldü, ona ağlıyoruz dediler.

Deli Dumrul der: Bre yiğidinizi kim öldürdü? Dediler: Vallah bey yiğit, Allah Taâladan buyruk oldu, al kanatlı Azrâil o yiğidin canını aldı. Deli Dumrul der: Bre, Azrâil dediğiniz ne kişidir ki adamın canını alıyor, yâ kadir Allah, birliğin varlığın hakkı için Azrâili benim gözüme göster, savaşayım, çekişeyim, mücadele edeyim, güzel yiğidin canını kurtarayım, bir daha güzel yiğidin canını almasın dedi. Çekildi döndü Deli Dumrul evine geldi.

Hak Taâlaya Dumrulun sözü hoş gelmedi. Bak bak, bre deli kavat benim birliğimi tanımıyor, birliğime şükür kılmıyor, benim ulu dergâhımda gezsin benlik eylesin dedi. Azrâile buyruk eyledi kim ya Azrâil, var ve o deli kavatın gözüne görün, benzini sarart dedi, canını hırıldat al dedi.

Deli Dumrul kırk yiğit ile yiyip içip otururken ansızın Azrâil çıka geldi. Azrâili ne çavuş gördü ne kapıcı. Deli Dumrulun görür gözü görmez oldu, tutar elleri tutmaz oldu. Dünya âlem Deli Dumrulun gözüne karanlık oldu. Çağırıp Deli Dumrul söyler, görelim hanım ne söyler:

Der:

Bre ne heybetli ihtiyarsın\nKapıcılar seni görmedi
Çavuşlar seni duymadı\nBenim görür gözlerim görmez oldu
Tutar benim ellerim tutmaz oldu
Titredi benim canım cûşa geldi
Altın kadehim elimden yere düştü
Ağzımın içi buz gibi\nKemiklerim tuz gibi oldu\nBre sakalcığı akça ihtiyar\nGözceğizi fersiz ihtiyar\nBre ne heybetli ihtiyarsın söyle bana\nKazam belâm dokunur bugün sana

dedi: Böyle diyince Azrâilin hiddeti tuttu, der:

Bre deli kavat\nGözümün fersiz olduğunu ne beğenmiyorsun\nGözü güzel kızların gelinlerin canını çok almışım\nSakalımın ağardığını ne beğenmiyorsun\nAk sakallı kara sakallı yiğitlerin canını çok almışım\nSakalımın ağarmasının mânası budur

dedi. Bre deli kavat övünüyordun: Al kanatlı Azrâil benim elime geçse, öldüreydim, güzel yiğidin canını onun elinden kurtaraydım diyordun, şimdi bre deli geldim ki senin canını alayım, verir misin yoksa benimle cenk eder misin dedi. Deli Dumrul der: Bre, al kanatlı Azrâil sen misin dedi. Evet benim dedi. Bu güzel yiğitlerin canını sen mi alıyorsun dedi. Evet, ben alıyorum dedi. Bre Azrâil, ben seni geniş yerde istiyordum, dar yerde iyi elime girdin değil mi dedi. Ben seni öldüreyim, güzel yiğidin canını kurtarayım dedi.

Kara kılıcını sıyırdı eline aldı. Azrâile çalmağa hamle kıldı. Azrâil bir güvercin oldu, pencereden uçtu gitti. İnsan oğlunun ejderhası Deli Dumrul elini eline çaldı, kah kah güldü. Der: Yiğitlerim Azrâilin gözünü öyle korkuttum ki geniş kapıyı bıraktı dar bacadan kaçtı, mademki benim elimden güvercin gibi kuş oldu uçtu, bre ben onu bırakır mıyım doğana aldırmayınca dedi.

Kalktı atına bindi, doğanını eline aldı, ardına düştü. Bir iki güvercin öldürdü. Döndü, evine geliyorken Azrâil atının gözüne göründü. At ürktü, Deli Dumrulu kaldırdı yere vurdu. Kara başı bunaldı, darda kaldı. Ak göğsünün üzerine Azrâil basıp kondu. Demin mırıldanıyordu, şimdi hırıldanmağa başladı.


Der:

Bre Azrâil aman\nTanrının birliğine yoktur güman\nBen seni böyle bilmezdim\nHırsız gibi can aldığını duymazdım\nTepesi büyük bizim dağlarımız olur\nO dağlarımızda bağlarımız olur\nO bağların kara salkımlı üzümü olur\nO üzümü sıkarlar al şarabı olur\nO şaraptan içen sarhoş olur\nŞaraplıydım duymadım\nNe söyledim bilmedim\nBeylikten usanmadım yiğitliğe doymadım\nCanımı alma Azrâil medet

dedi. Azrâil der: Bre deli kavat, bana ne yalvarıyorsun, Allah Taâlaya yalvar, benim de elimde ne var, ben de bir emir kuluyum dedi. Deli Dumrul der: Peki ya can veren can alan Allah Taâla mıdır? Evet odur dedi. Döndü Azrâile, peki ya sen eylemekli belasın, sen aradan çık, ben Allah Taâla ile haberleşeyim dedi. Deli Dumrul burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Yücelerden yücesin\nKimse bilmez nicesin\nGüzel Tanrı\nNice cahiller seni gökte arar yerde ister\nSen bizzat müminlerin gönlündesin\nDâim duran cebbar Tanrı\nBaki kalan settar Tanrı\nBenim canımı alacaksan sen al\nAzrâile almağa bırakma

dedi. Allah Taâlaya Deli Dumrulun burada sözü hoş geldi. Azrâile nidâ eyledi ki madem deli kavat benim birliğimi bildi, birliğime şükür kıldı, yâ Azrâil, Deli Dumrul can yerine can bulsun, onun canı azat olsun dedi. Azrâil der: Bre Deli Dumrul Allah Taâlanın emri böyle oldu ki Deli Dumrul canı yerine can bulsun, onun canı âzât olsun dedi. Deli Dumrul der: Ben nasıl can bulayım, yalnız, bir ihtiyar babam, bir ihtiyar anam var, gel gidelim, ikisinden biri belki canını verir, al, benim canımı bırak dedi.

Deli Dumrul sürdü babasının yanına geldi. Babasının elini öpüp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Der:

Ak sakallı aziz izzetli canım baba\nBiliyor musun neler oldu\nKüfür söz söyledim\nHak Taâlaya hoş gelmedi\nGök üzerinde al kanatlı Azrâile emreyledi\nUçup geldi\nBenim akça göğsümü bastırıp kondu\nHırıldatıp tatlı canımı alır oldu\nBaba senden can dilerim verir misin\nYoksa oğul Deli Dumrul diye ağlar mısın

Babası der:

Oğul oğul ay oğul\nCanımın parçası oğul\nDoğduğunda dokuz erkek deve kestiğim aslan oğul\nPenceresi altın otağımın kabzası oğul\nKaza benzer kızımın gelinimin çiçeği oğul\nKarşı yatan kara dağım gerek ise\nSöyle gelsin Azrâilin yaylası olsun\nSoğuk soğuk pınarlarım gerek ise\nOna içme olsun\nTavla tavla koç atlarım gerek ise\nOna binek olsun\nKatar katar develerim gerek ise\nOna yük taşıyıcı olsun\nAğıllarda akça koyunum gerek ise\nKara mutfak altında onun şöleni olsun\nAltın gümüş para gerek ise\nOna harçlık olsun\nDünya tatlı can aziz\nCanımı kıyamam belli bil\nBenden aziz benden sevgili anandır\nOğul anana var

dedi. Deli Dumrul babasından yüz bulmayıp sürdü anasına geldi. Der:

Ana biliyor musun neler oldu\nGök yüzünden al kanatlı Azrâil uçup geldi\nBenim akça göğsümü bastırıp kondu\nHırıldatıp canımı alır oldu\nBabamdan can diledim ana vermedi\nSenden can dilerim ana\nCanını bana verir misin\nYoksa oğul Deli Dumrul diye ağlar mısın\nAcı tırnak ak yüzüne çalar mısın\nKargı gibi kara saçını yolar mısın ana

dedi. Anası burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Anası der:

Oğul oğul ay oğul\nDokuz ay dar karnımda taşıdığım oğul\nOn ay diyince dünya yüzüne getirdiğim oğul\nDolma beşiklerde belediğim oğul\nDolu dolu ak sütümü emzirdiğim oğul\nAkça burçlu hisarlarda tutulaydın oğul\nPis dinli kâfir elinde esir olaydın oğul\nAltın akçe gücüne dayanarak seni kurtaraydım oğul\nYaman yere varmışsın varamam\nDünya tatlı can aziz\nCanımı kıyamam belli bil

dedi, anası da canını vermedi. Böyle diyince Azrâil geldi Deli Dumrulun canını almağa. Deli Dumrul der:

Bre Azrâil aman\nTanrının birliğine yoktur güman

Azrâil der: Bre deli kavat daha ne aman diliyorsun, ak sakallı babanın yanına vardın can vermedi, ak bürçekli ananın yanına vardın can vermedi, daha kim verecek dedi. Deli Dumrul der: Hasretlim vardır, buluşayım dedi. Azrâil der: Bre deli hasretlin kimdir? Der: El kızı helâllim var, ondan benim iki oğlancığım var, emanetim var, ısmarlayacağım onlara, ondan sonra benim canımı alasın dedi.

Sürdü helâllisinin yanına geldi, der:

Biliyor musun neler oldu\nGök yüzünden al kanatlı Azrâil uçup geldi\nBenim beyaz göğsümü bastırıp kondu\nBenim tatlı canımı alır oldu\nBabama ver dedim can vermedi\nAnama vardım can vermedi\nDünya şirin can tatlı dediler\nŞimdi\nYüksek yüksek kara dağlarım sana yaylak olsun\nSoğuk soğuk sularım sana içme olsun\nTavla tavla koç atlarım sana binek olsun\nPenceresi altın otağım sana gölge olsun\nKatar katar develerim sana yük taşıyıcı olsun\nAğıllarda beyaz koyunum sana şölen olsun\nGözün kimi tutarsa\nGönlün kimi severse\nSen ona var\nİki oğlancığı öksüz koyma

dedi. Kadın burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Der:

Ne diyorsun ne söylüyorsun\nGöz açıp da gördüğüm.\nGönül verip sevdiğim\nKoç yiğidim şah yiğidim\nTatlı damak verip öpüştüğüm\nBir yastıkta baş koyup emiştiğim\nKarşı yatan kara dağları\nSenden sonra ben neylerim\nYaylar olsam benim mezarım olsun\nSoğuk soğuk sularını\nİçer olsam benim kanım olsun\nAltın akçeni harcar olsam benim kefenim olsun\nTavla tavla koç atını\nBiner olsam benim tabutum olsun\nSenden sonra bir yiğidi\nSevip varsam beraber yatsam\nAlaca yılan olup beni soksun\nSenin o namert anan baban\nBir canda ne var ki sana kıyamamışlar\nArş şahit olsun sekizinci kat gök şahit olsun\nYer şahit olsun gök şahit olsun\nKadir Tanrı şahit olsun\nBenim canım senin canına kurban olsun

dedi, razı oldu.

Azrâil hatunun canını almağa geldi. İnsan oğlunun ejderhası eşine kıyamadı. Allah Taâlaya burada yalvarmış, görelim nasıl yalvarmış:

Der:

Yücelerden yücesin\nKimse bilmez nicesin\nGüzel Tanrı\nÇok cahiller seni gökte arar yerde ister\nSen bizzat müminlerin gönlündesin\nDaim duran cebbar Tanrı\nUlu yollar üzerine\nİmaretler yapayım senin için\nAç görsem doyurayım senin için\nÇıplak görsem donatayım senin için\nAlırsan ikimizin canını beraber al\nBırakırsan ikimizin canını beraber bırak\nKeremi çok kadir Tanrı

dedi. Hak Taâlaya Deli Dumrulun sözü hoş geldi. Azrâile emreyledi: Deli Dumrulun babasının anasının canını al, o iki helâlliye yüz kırk yıl ömür verdim dedi. Azrâil de babasının anasının derhal canını aldı. Deli Dumrul yüz kırk yıl daha eşi ile ömür sürdü.

Dedem Korkut gelip destan söyledi deyiş dedi. Bu destan Deli Dumrulun olsun, benden sonra alp ozanlar söylesin, alnı açık cömert erenler dinlesin dedi.

Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli koca ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kadir Tanrı seni nâmerde muhtaç etmesin. Ak alnında beş kelime dua kıldık, olsun kabul. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammede bağışlasın hanım hey!..